RÖPORTAJ: Denizli sanayicisi Kazakistan ile çok boyutlu ticari potansiyelini geliştirmelidir.
Denizli İhracatçılar Birliği Yayın Organı "Denib Aktüel" Dergisinin Nisan Sayısında Okan Oğuz ile yapılan röportaj yayınlandı.
1 Ocak 2022 itibarıyla Kazakistan Cumhuriyeti Denizli Fahri Konsolosluğu’na atandınız. Aynı zamanda Denizli’nin ilk ve tek fahri konsolosu unvanını taşıyorsunuz. Üstlendiğiniz görev ve sorumluluklar açısından duygu ve düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
2020 yılının Mart ayında Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Sayın Abzal Saparbekuly’nin teklifi ile Fahri Konsolosluk adaylığı sürecimiz başladı. Fahri Konsolosluk ataması, görevi veren devletin teklifi ile başlayan bir süreç. Kazakistan Dışişleri Bakanı Sayın Tileuberdi ve ardından Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev’in imzası ile atama; Türkiye’nin onayına sunuldu. Kazakistan tarafı malum olduğu üzere gerekli güvenlik soruşturmalarını tekliften önce yaptığı için süreci hızlı tamamladı. Fahri Konsolosluk görevi, atama yapılan ülkenin vatandaşlarına veriliyor, bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin bu konuda görevli kurumları, gerekli güvenlik soruşturmalarını tamamladıktan sonra Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaları ile atama bu yılın başında yapılarak, resmen görevimiz başlamış oldu.
Denizli şehir tarihinin ilk ve şu an itibari ile tek fahri konsolosu olmak gurur verici olduğu kadar, sorumlulukları da beraberinde getiriyor. İki ülke arasındaki ticari, kültürel, sosyal ilişkilerin bölgemizde gelişmesi katkı sağlamak isteyen herkese öncü olup, onlara rehberlik etmek en önemli görevimiz olacaktır.
2022 Mart ayında Kazakistan ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 30. yıldönümü kutlandı. İki ülke arasında süregelen ticari ve ekonomik ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
1991 yılında bağımsızlığını kazanan Kazakistan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. Bu açıdan Kazakistan için Türkiye çok önemlidir, aynı şekilde soy, dil, din gibi birçok ortak paydada buluşabildiğimiz için Türkiye açısından da Kazakistan çok önemli bir ülkedir.
İki ülke arasındaki ticaret hacmi ve direk yatırım miktarı her geçen yıl hızlı artan bir ivme yakalamıştır. Ama Orta Asya’nın GSMH’nin %63’üne sahip Kazakistan ile Türkiye’nin ekonomik ilişkilerinin potansiyeli çok daha yüksektir. Bizler de bu potansiyelin ortaya çıkması için Türkiye’den Kazakistan’a, aynı şekilde Kazakistan’dan Türkiye’ye doğrudan yatırım miktarını artırmak için Kazak kardeşlerimiz ile beraber çalışmaktayız.
Türkiye 2021’de Kazakistan’daki yatırımlarını en fazla artıran üçüncü ülke oldu. Bu bağlamda iki ülke arasındaki ekonomik köprünün daha da güçlendirilmesi ve yatırımların artırılması için sizce neler yapılmalı?
Kazakistan, Orta Asya’nın parlayan yıldızı olarak, doğal kaynaklar açısından çok zengin bir ülke. Kazakistan hükümeti, doğrudan hammadde ihracatının yanında, hammaddenin işlenebilmesi için kurulacak sanayi tesislerine çok ciddi teşvikler veriyor. Bu teşvikler, yatırım miktarının belli bir oranda geri ödemesiz hibe şeklinde olduğu gibi, aynı zamanda, çok düşük faizli krediler, ve uzun dönemli bedelsiz toprak kiralama, vergi muafiyetleri birçok avantajlar sunuyor. Aynı zamanda ülkede bulunan hammaddenin işlenmesine bağlı olarak yaratacağı katma değer oranında değerlemek üzere; sözkonusu hammadde, dünya borsalarında belirlenen fiyattan %1 ile %5 arasında değişen bir oranda, kurulacak tesise indirimle verilecek. Kısaca özetlediğim bu avantajlardan Türk yatırımcıları faydalanmalı ve dünya piyasalarındaki Pazar paylarını artırmalıdırlar.
Kazakistan ile Türkiye ortak tarih, dil ve dinde buluşuyor. Ayrıca coğrafi olarak da birbirine yakın iki ülke. Bu özelliklerden dolayı Kazakistan, ülkemiz ihracatında nasıl bir potansiyel taşıyor?
Türkiye ile Kazakistan arasındaki manevi bağ; soydaşlık ve kültür bağı, binlerce yıl önceye dayanıyor. Hoca Ahmet Yesevi’nin memleketi, Türkistan bölgesi, Kazakistan sınırları içerisinde. Bu güçlü bağ, iki ülke arasındaki sosyal ve kültürel ilişkilerin güçlü bir yapıda olmasını sağlıyor. Bu özellik, iki ülkenin de ekonomik boyutta birbirine pozitif ayrımcılık yapmasını zorunlu kılıyor. Her iki ülkenin iş insanlarına, bu güçlü bağdan beslenerek, mevcut ticari hacmin onlarca kat üzerindeki bir potansiyel hacimden faydalanmak adına bu coğrafyaya odaklanmalarını tavsiye ediyoruz.
İhracatta Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden biri olan Denizli, 2021’de en çok ihracat yapan 7. şehir oldu. Kazakistan’la ihracatın artırılması noktasında Denizli ne gibi avantajlar sunuyor?
Denizli binlerce yıllık dokumacılık geçmişiyle kendini kanıtlamış bir tekstil şehri. Aynı zamanda bir mermer ve kablo sanayi üssü. Bunun yanında her birimize gurur veren makine ve tarım sektörümüz gelişmekte.
Bu farklı sektörlerdeki güçlü sanayisi ile Denizli, sanayinin hammaddesini bulunduran Kazakistan ile çok boyutlu ticari potansiyelini geliştirmelidir. Denizlili sanayici know-how bilgisi ile ülkede yatırım yapabilir, daha düşük enerji ve hammadde maliyetleri ile uluslar arası rekabet gücünü artırarak, bölgesel avantajlardan faydalanarak, uzak ülkelere de ihracat yapma şansını yakalayabilir.
Bunun yanında gümrük duvarlarını aşamadığı bazı pazarlara doğrudan girme şansını da sağlamış olacaktır. Yaklaşık İki yüz elli milyon nufüs barındıran Avrasya Gümrük Birliği ülkeleri arasındaki serbest mal dolaşımı bunun en önemli boyutlarından biri olacaktır.
Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun tam kapasiteyle çalışmaya başlamasının iki ülkenin ekonomik ilişkilerine yansımalarını nasıl öngörüyorsunuz?
Pandemi sonrası enerji maliyetlerinin ve bunun sonucunda navlun maliyetlerinin hızlı bir artış trendinde olması, alternatif taşıma kanallarının önemini daha da artırdı. Sözkonusu demiryolu ihracatçımızın, bölgeye yapacağı ihracatta ciddi bir rekabet gücü kazandırıyor.
Bu rekabet gücüyle potansiyel ticaret hacmimizi artırmamız noktasında avantjlar barındırıyor.
Comentários