KÖŞE YAZISI: Kuşaklar Arası Çatışma(ma)
“Günümüz gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere; büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara uymuyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemeyi bilmiyorlar”.
Bu tırnak içerisindeki ifadelere, ne kadar doğru dediğinizi duyar gibiyim. Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz ya da böyle düşünerek işin kolayına mı kaçıyorsunuz?
Bu sözler Milattan Önce 800 yıllarında söylenmiş, yaklaşık 2800 yıl önce yaşamış Antik Yunan Ozan’ı Hesiodos tarafından ifade edilmiş.
Buradan şunu anlıyoruz. Bu kuşak döngüsü sancıları, insan var olduğu sürece hep olmuş.
Hatta ünlü Türk bilim insanı, Sümerolog, Muazzez İlmiye Çığ, “Sümer tabletlerinde ‘Bu gençlik nereye gidiyor’ yazısını gördüğümden beri gençleri sorgulamıyorum” demiştir.
Kuşaklar, nesiller, X, Y, Z; nasıl adlandırırsanız adlandırın; sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi yaşam tarzımızın bir sonraki nesil tarafından yorumlanması ve buna göre yeni tepkilerinin oluşması her dönemde sorun olarak algılanmış, bunun aslında bir yorum güncellemesi olduğu gerçeği önemsenmemiştir. Üst nesil, sonraki neslin de her konuda kendisi gibi düşünmesi ve bunu göre davranması gerektiğinin tek doğru olduğuna iman etmiş, yeni neslin herhangi bir konuya yaklaşım farklılığını yanlış davranış olarak kabul etmiştir.
Son yıllardaki teknolojinin hızlı gelişimi, iletişim olanaklarının artması ve hızlanması, nesiller arasındaki davranış farklılıklarını daha hızlı bir şekilde dolaşıma sokuyor, bu da sanki sadece son yıllarda bu konuda bir çatışma varmış algısı yaratıyor.
Bunun yanında ; ülkelerin siyasi hayatının şekillenmesinde; ilk defa oy kullanacak genç kitlenin belirleyiciliği her zaman konu olmuş, bunun için olumlu-olumsuz birçok yorum yapılmıştır.
Gelelim esas konumuz ekonomik hayatımızdaki etkilerine.
Malum dünyadaki birçok şirket gibi Türkiye’de şirketlerin ezici çoğunluğu aile şirketi. Ve bu şirketlerin uzun soluklu olabilmesinin en önemli detayı, kuşaklar arası devrin sağlıklı yapılabilmesinden geçiyor. Şirketin yönetimi ve karar alma mekanizması, bir sonraki kuşağa sorunsuz olarak zamanında aktarılmalı ki şirket en az bir nesil daha hayatta kalma şansı yakalayabilsin.
Yazımın başında anlatmaya çalıştığım gibi, yeni neslin yorum farklılıklarını sorun veya hata olarak gören üst nesil, bu devri yapmayı da yanlış olarak görüyor, ya da zamanla bu neslin de olaylara bakış açısının değişeceğine ve kendi nesli gibi doğru! düşüneceğine inanarak, devri geciktiriyor. Bu da “zamanında yapılmayan doğru, doğru olmaktan çıkar” düsturuna göre bakıldığında şirketin aleyhine bir durum oluşmuş oluyor.
İşin özüne bakıldığında; her konuda olduğu gibi zamanla ticaret yapma şekli de değişim gösteriyor, bu değişime en hızlı uyumu yeni nesil yapıyor. Doğru bakış açısı aslında, yeni nesil ticareti, en iyi yeni neslin anlayacağı gerçeğidir. Tabi ki burada değerli olan, tecrübeyi aktararak bu geçişi sağlayıp, tecrübeyle, yeni iş yapış tarzlarını harmanlayabilme becerisini gösterebilmektir.
Sonuç olarak ifade etmemiz gerekir; her kuşağın olaylara bakış yorumu bir önceki kuşağa göre farklılık gösterdiğine göre; bu döngü hep devam edecek.
Bütün kuşaklar; üst nesil alt nesli, alt nesil de üst nesli anlamaya çalışarak, çatışmadan orta yolda buluşma yolunda çaba göstermelidir ki doğruda buluşulabilsin.
Yazan: Okan Oğuz
Comments